Diyet Blog

Bayramda sağlıklı beslenmeye devam ama diyete mola !

Kurban bayramı yaklaşıyor. Kurban bayramı deyince akla kavurmalar, mangallar, tatlılar geliyor. Bu süreçte tabi ki diyete mola vereceğiz ama sağlıklı beslenmeye her koşulda devam ediyoruz. Peki, kurban bayramında nasıl sağlıklı besleniriz? Nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle dikkat edeceğimiz nokta, kurban etlerinin saklanması ve pişirilmesi.  Yumuşak bir et yemek istiyorsak etlerin ölüm katılığının geçmesi için 4°C ‘de 24 saat buzdolabında bekletmeliyiz. Bu sürede lezzet öğeleri gelişmekte ve eti yemeye hazır hale getirmekteyiz.

ETLER NASIL SAKLANMALI?

Etler çabuk bozulan bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla etlerin depolanmasına dikkat edilmelidir. Kurban etleri hayvan kesildikten hemen sonra soğutucuya konmamalıdır. Ölüm sonrası katılığı sırasında etler, önce güneş görmeyen serin bir ortamda (7-15oC’de ) 3-4 saatlik bir süre bekletilmelidir. Etin ölüm sonrasındaki olgunlaşması için soğutucularda 4oC’de 24 saat yeterlidir. Kıyma olarak tüketilecek etler kullanılana kadar soğutucularda 4°C ‘de bekletilmelidir. Kuşbaşı olarak tüketilecek etler buzdolabında 4°C ‘de en çok 1 gün bekleyebilir.

ETLER NASIL PİŞİRİLMELİ? ETLERİ MANGALDA PİŞİRMEK ZARARLI MI?

Etin lezzetini etkileyen en önemli faktörlerden biri pişirme yöntemidir. Lezzetli bir et yemeği yemek için, bağ dokusunun fazlalığına göre pişirme yöntemi seçilmelidir. Bağ dokusu fazla olan etlerde (kuşbaşı ve parça etler) ağır ateşte veya sıvıda pişirme yöntemleri( haşlama veya kaynatma) kullanılmalıdır. Bağ dokusu içeriği düşük olan etlerde ( kebap, biftek, pirzola gibi) ise kuru pişirme yöntemleri ( fırında, kavurma ve kızartma ) kullanılmalıdır.  Mangal yapılırken etin yüzey kısımlarına gelen ateş çok yüksek olmamalıdır. Izgara et ile ateş arasında 10-15 cm aralık olmalıdır. Yüksek ateş yüzeydeki proteinlerin birden bire katılaşarak, ısının etin iç kısmına ulaşmasını engeller. Çok yüksek ısı dış yüzeyinin yanmasına ve su kaybının fazla olmasına yol açarak besin kaybını arttırır. Yanmış etlerde oluşan kömürleşme mide ve bağırsak sisteminde kanserleşmeye neden olmaktadır. Aynı zamanda pişerken çıkan duman bile kanseri tetikleyen unsurlardandır. Dolayısıyla etin yağının ateşe damlamasına izin vermemek en doğru şey olacaktır. Köfte ve parça etler ızgara yapılırken bir taraf iyice piştikten sonra diğer tarafa çevrilmelidir. Eti sık sık çevirmek fazla su kaybına neden olur ve et sertleşir.

FAZLA KIRMIZI ET TÜKETİMİ KALP HASTALIKLARINA NEDEN OLUYOR !

Kırmızı etler proteince zengin kaynaklardır. Yağ miktarı ne kadar yüksek ise etin protein miktarı azalır. Etteki yağlar trigliseritler (TG)  ve fosfolipitlerden oluşmaktadır. Etin yağ içeriği arttıkça TG miktarı ve doymuş yağ içeriği artmaktadır. Doymuş yağ asitleri kalp- damar hastalıklarının gelişmesinde rol oynar. Dolayısıyla görünür yağı ne kadar az et tüketirsek sağlığımız açısından o kadar faydalı olur. Özellikle şişmanlık, kalp-damar hastalığı, diyabet ve hipertansiyonu olan bireyler kırmızı et tüketimine dikkat etmelidir. Yağlı etlerin kolesterol içeriği de yüksek olacağı için bu bireyler mümkün olduğunca yağsız eti kısıtlı miktarda tüketmelidir.

SEBZELERLE BİRLİKTE TÜKETİLDİĞİNDE DAHA FAYDALI OLUYOR !

Kırmızı etler sindirimi zor olan besinlerdir. Kırmızı eti tüketirken, etin bağ dokusuna uygun pişirilmesi sindirime uygun hale getirmede temel unsurdur. Bununla birlikte sebzelerle birlikte pişirildiğinde besin çeşitliliği sağlanır ve sebzelerde bulunan C vitamini, etlerde bulunan demir, çinko ve magnezyumun emilimini ve vücutta kullanılmasını arttırmaktadır. Birlikte pişirilmese bile yanında bol limonlu bir salata, meyve suyu ya da limonata gibi C vitamini yüksek besinler tüketilmesi faydalı olacaktır. Et yemeğini ister sebzeli pişirirken ister tek başına pişirirken fazladan yağ eklemeye gerek yoktur.

KURBAN BAYRAMINDA BESLENME DÜZENİ NASIL OLMALIDIR?

Güne yumurta, peynir, domates, salatalık gibi rutin bir kahvaltı ile başlanmalıdır. Bir öğün yüksek miktarda et tüketimi varsa diğer öğün mutlaka sebze yemeği ya da kurubaklagil yemekleri tüketilmelidir. Karaciğer, yüksek miktarda A vitamini ve demir içerir. Ancak yine de abartılmadan tüketilmelidir.  Ara öğünlerde mutlaka meyve tüketilmeli buna bağlı olarak posa tüketimi arttırılmalıdır. Kurban Bayramında et tüketimi ile birlikte tatlı tüketimi de artmaktadır. Bu durumda şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlıların tüketilmesi daha az kalorili ve zararlı olacaktır.

Daha fazla oku...

Koenzim q10 nedir, ne işe yarar?

Son zamanlarda antioksidanlar öylesine ilgi odağımız olmuş durumda ki, antioksidan içeren besinler, antioksidan moleküller… Bunların en popülerinden biri de Koenzim Q10’dur. Koenzim Q10, vücudumuzun enerji üretimi için endojen olarak sentezleyebildiği aynı zamandan da eksojen olarak da alabildiğimiz, yağda çözünebilen vitamin benzeri, antioksidan bir moleküldür. Diyetle alınan koenzim Q10’un zengin kaynakları dana eti, tavuk ve balıktır. Ticari koenzim Q10 ise üç farklı yolla (hayvan dokularından ekstraksiyon, mikroorganizma fermantasyonu ve kimyasal sentez ile) üretilmektedir. Suda zayıf çözünürlüğü ve büyük moleküler kütlesi nedeniyle koenzim Q10’un biyoyararlılığı düşüktür.

Ubiquinone-10’un, mitokondride solunum zincirinin elektron taşıyıcısı olarak görev yaptığı bilinmektedir. Ubikinon-10'un indirgenmiş formu olan ve koenzim Q10'un en yüksek emilebilir, biyoaktif formu olan ubikinol-10'un, lipozomal membranlar içinde kimyasal olarak üretilen serbest radikalleri verimli bir şekilde temizlediği gösterilmiştir. Aslında bir nevi vücudumuzun temizlik ajanı da denilebilir bu moleküle. Lipit, protein ve DNA peroksidasyonunu önlemek, nitrik oksit salınımını sitümüle ederek endotel disfonksiyonu engellemek, mitokondride solunum zincirinde görev almak, LDL gibi lipoproteinleri oksidasyondan koruyarak antiaterosklerotik etki göstermek, anti-inflamatuar etki göstermek bu molekülün görevleri arasındadır. Kısaca hücrelerimizi korumakta ve zarar görmesini önlemektedir.

Özellikle yazın güneşin zararlı ışınlarına maruz kalırız ve bu UV ışınlar hücrelerimizde bozulma ve hasara neden olabilmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre koenzim Q10’un güneşe maruz kalmanın neden olduğu iltihaplanma ve erken yaşlanmaya karşı gelişmiş koruma sağlayabileceğini göstermektedir. Yapılan başka bir araştırmaya göre ise,  koenzim Q10’un günlük aşırı fiziksel aktiviteye karşı iskelet kaslarını koruduğu ve rekabet gücünü arttırdığı tespit edilmiştir.

Koenzim Q10 vb. takviyeleri bilinçsiz kullanmamalı ve bir uzman önerisinde kullanmaya özen göstermeliyiz.

KAYNAKLAR

1.         B Frei, B N Ames et al. Ubiquinol-10 is an effective lipid-soluble antioxidant at physiological concentrations. Pnas. 1990.

2.         Serhat Özbek ve ark. Yanık yarası iyileşmesinde koenzim q 10'un etkisi. Uludağ üniversitesi/Tıp fakültesi/Plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi anabilim dalı. 2013.

3.         Zhao et al. Coenzyme q10 enhances dermal elastin expression, inhibits il‐1α production and melanin synthesis in vitro. Cosmetic Science. 17 February 2012.

4.         Bryan Fuller, Amber Howerton, Dale Kern et al. Anti-inflammatory effects of coq10 and colorless carotenoids. J Cosmet Dermatol. 2006.

5.          Pınar Ercan, Sedef Nehir el. Koenzim q10’un beslenme ve sağlık açısından önemi ve biyoyararlılığı. Tübav Bilim Dergisi.2010; 192-200.

Daha fazla oku...

Detoksifikasyon ve Detoks Diyetleri

Detoksifikasyon ya da detoks ; vücudumuzun kendini radikal maddelerden arındırmak için gerçekleştirdiği fizyolojik bir eylem olarak tanımlanmaktadır. Detoksifikasyon sürecinin kusurlu ya da eksik işlemesi sonucunda morbidite ve mortalite riski artmaktadır. Vücutta toksin oluşturan radikal maddeler ;
  • vücuttaki reaksiyonlar sonucu açığa çıkan atık maddeler
  • besinlerin sindiriminden açığa çıkan atık maddeler
  • yüksek miktarda ısıl işlem görmüş besinlerdeki toksinler
  • endüstriyel besinlerdeki kimyasallar, koruyucu maddeler, hormonlar
  • sigara,alkol
  • tarım ilaçları
  • çevre kirliliği ve şehirleşme
  • kötü beslenme sonucu bağırsak yapısının zarar görmesiyle oluşan antijen+antikor bileşimleri
olarak sıralanmaktadır. Bu radikal ve toksinlere karşı vücudumuz yorgunluk, depresyon, sırt-eklem ağrıları, zayıf hafıza, alerji, kısırlık, kronik enfeksiyonlar gibi tepkiler vermektedir. Karaciğer başta olmak üzere böbrek ve bağırsaklardaki enterositler ile radikal ve toksinlerin idrar, dışkı, ter yoluyla dışarı atılması detoksifikasyonu sağlamaktadır. Karaciğer , detoksifikasyon işlemini sebze, meyve ve diğer bazı bitkilerde bulunan antioksidan maddelerin serbest radikalleri bağlama özelliğini kullanarak gerçekleştirmektedir. Detoksifikasyon Faz1 ve Faz2 olmak üzere iki aşamada gerçekleşmektedir. Soğan, sarımsak, pırasadaki alliüm türleri Faz2 enzimlerini uyarmaktadır. Detoksifikasyonu destekleyen monoterpenler zerdeçal ve narenciye kabuklarında bulunmaktadır. Glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz gibi hücreyi oksidatif stresten koruyan enzimlerin aktivasyonu için selenyum, demir, bakır gibi eser elementlerin yeterli alınması gerekmektedir. Toksinlerden arınma, kilo verme, sağlığı geliştirme gibi nedenlerle detoks diyetleri uygulanabilmektedir. Bu diyetlerde genellikle vitamin-mineralce zengin gıdaları içeren sıvılar tüketilmektedir. Enerji kısıtlamasına neden olduğu için detoks diyetleri kilo kaybı sağlayabilmektedir ancak bu enerji kısıtlaması hipotalamusta bulunan nöropeptitlerde değişikliğe neden olabilmekte, metabolik hızı azaltabilmektedir. Bunun devamında da diyet yapan kişilerde metabolizma hızının azalmasına ve enerji harcamasının düşmesine bağlı olarak kilo kaybı durmaktadır. Yapılan çalışmalar 2 günden fazla süren kısıtlı diyetlerin ve açlık halinin kişilerde kortizol seviyesini artırarak kilo alımına neden olduğunu göstermektedir. Çok düşük kalorili diyet uygulamalarının yağ peroksidasyonunu uyardığı ve vücut savunma mekanizmasını zayıflatarak detoksifikasyonu azalttığı açığa çıkarılmaktadır.  Bu nedenle 2-3 günü geçmeyecek şekilde uygulanan sıvı beslenme ve detoks programları ödemin atılması, kilo kaybındaki durağanlığı önleme ve vücudu şaşırtmak için etkili olmaktadır ancak uzun dönem bu tarz diyetlerin uygulanması sağlık sorunlarına yol açmaktadır. En güzel  detoksun karaciğer ve böbreklerimize iyi bakmak olacağını unutmadan herhangi bir sağlık probleminiz yoksa, gebelik durumu söz konusu değilse ayda 2-3 gün bu tarz diyetleri diyetisyeninize danışmak koşuluyla uygulayabileceğinizi belirterek satırlarımı bitiriyorum. Sağlıkla kalın.

STJ. DYT. ZEYNEP SULAK

Daha fazla oku...